Site icon Bikonu

Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: Sovyet zaferinin sekseninci yılında

Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından sonra ise her iki taraf da kendisinin barış isteyen taraf olduğunu fakat karşı tarafın saldırgan tavrı yüzünden barışın sağlanamadığını söylemeye başladı. Aslında genel tutumda henüz bir değişiklik yok, sadece söylemler değişti. Rusya yönetimi, Ukrayna’ya yönelik temel taleplerinden vazgeçmiş değil. Bunlar olmadan genel bir ateşkes anlaşmasına yanaşmıyor. Eğer kendisinin temel talepleri kabul edilmeden -Ukrayna’nın istediği şekilde otuz günlük genel bir ateşkes ilan edilirse bunun Ukrayna Ordusu’na toparlanma imkânı vereceğini düşünüyor. 

Fakat yine de Rusya son zamanlarda geçici ateşkesler ilan etmeye başladı. Geçtiğimiz hafta Paskalya Bayramı nedeniyle otuz saatlik ateşkes ilan ettiğini açıklamıştı, şimdiyse 9 Mayıs Zafer Bayramı nedeniyle üç günlük ateşkes ilan edeceğini açıkladı. Ateşkes, 8 Mayıs’ta başlayıp 10 Mayıs’ı 11 Mayıs’a bağlayan gece yarısı sona erecek. 

Ukraynalı ve Batılı çevreler, Rusya’nın bu ateşkesi de kendisi için istediğini savunuyor. Nitekim bu yıl, İkinci Dünya Savaşı’nın Sovyet zaferi ile sonuçlanmasının tam sekseninci yıldönümü. Sadece Sovyet tarihinin değil, bütün Rus tarihinin de en büyük bir başarısı olan bu zafer bayramı, hem Rusların en büyük millî bayramı olması bakımından hem de Rusya’nın Avrupa’ya “sizi faşizmden biz kurtardık” demesine imkân sağlaması bakımından büyük önem taşıyor. Bu yıl 9 Mayıs kutlamalarına, Moskova’ya çeşitli ülkelerin devlet ve hükümet başkanları çağırıldı. Putin, bu kutlamaların İHA saldırısı gölgesinden uzakta olmasını istiyor. Fakat bunun dışında Nazi Almanya’sına karşı bu zaferi dönemin bütün Sovyet halkları, birlikte kazanmıştı. Dolayısıyla Rusya yönetimi şimdi de 9 Mayıs aracılığıyla “Biz, geçmişte de faşizmi birlikte yenmiştik” mesajı verecek. 

Sahadaki duruma baktığımızda, Rusların Ukrayna topraklarındaki ilerleyiş hızının iyice yavaşladığını, buna karşılık Ukrayna kuvvetlerinin taarruz düzenlediği Rusya’nın Kursk ilindeki toprakların hemen tamamının Ruslarca geri alındığını görüyoruz. Ukrayna yönetimi bu toprakları bir değiştokuş malzemesi olarak elde bulundurmak istiyordu. Buradan ani şekilde çıkmak zorunda kalmak, Zelenski’yi ülke içinde ve dışarıda zora sokacak. 

ABD-Rusya-Ukrayna üçgenindeki görüşmelere baktığımızda, Rusların işgal ettiği toprakların Rusya’da kalacağının genel kabul gördüğünü görüyoruz. Rusya’nın Ukrayna ordusunun küçültülmesi konusundaki talebi ise kabul göreceğe benzemiyor (zaten bu, Rusların biraz pazarlığı yukarıdan başlatma yöntemiydi). Öte yandan Rusya’nın büyük kısmını işgal ettiği dört ilin (Donetsk, Lugansk, Zaporojye ve Herson) tamamının, yani henüz işgal edemediği kısımlarının da kendisine devredilmesi talebi, Trump’ın tepkisine neden oldu. Gel gelelim en can alıcı nokta, Ukrayna’nın NATO’ya girneyeceğinin garanti edilmesi. Rusya, bu konuda sonuç alıncaya kadar, savaşı sürdürmek isteyecektir. Bu konuda kimin kimi ikna edebileceğini önümüzdeki birkaç ay, sahadaki çatışmalar gösterecek. 

denizberktay@yahoo.com

Kaynak Cumhuriyet

Exit mobile version