Kendini herkesten üstün görürdü!

İnsanlık
tarihinin gelmiş geçmiş en
büyük megalomanlarından
biri de Adolf Hitler’di.
Savaş sonrası “Führer”in bu
hastalığı üzerine kafa yoran
sayısız psikiyatrist onun
iki ruhlu bir insan olduğu
üzerinde birleşir. Çift kişilikli
oluşu, onu yakın çevresi için
zaman zaman anlaşılmaz
yapardı. Davranışları çoğu
kez esrarengizdi. Gözlerini
boyadığı insanları peşine
takmasını başaran bu
megalomanın başlattığı
savaş, sadece altı yıl içinde
60 milyon insanın yaşamını
yitirmesine neden olmuştu!
12 yıllık yönetimi sırasında
hep daha büyüğün peşinden
koşan Hitler’in düşlerinden
biri de yüz binleri ve
kendinden sonrakileri
etkileyecek dev mimarlık
eserleri yaratmaktı! Hitler’in
dev yapılarına günümüzde
Berlin’de, Nürnberg’de,
Münih’te, Regensburg’da hâlâ
rastlanıyor.

KÖTÜ ŞÖHRETLİ TEPE

Geçen sonbahardaki
Salzburg ziyaretimizin
ardından yakın
Berchtesgaden’de yaşayan
eski tanış bir aileye
uğramadan Stuttgart’a
dönmek olmazdı. Havanın
soğuk fakat güneşli
olmasından yararlanarak
onlarla birlikte Obersalzberg
tepesine çıkmıştık. AlmanyaAvusturya sınırında, 2 bin
metreye yaklaşan bu tepenin
1933’ten bu yana kötü bir
ünü var. Ülkede yönetime
gelen Hitler, kısa süre içinde
Obersalzberg’deki tüm
yapıları ele geçirir. Mülkünü
satmak istemeyenleri
“toplama kamplarına
gönderirim” tehdidi ile
inatlarından vazgeçirtir.
Kendine “halkın başbakanı”
dedirten Hitler, Almanya’yı
ve savaşı çoğu kez bu tepeye
oturttuğu dev merkezden
yönetmiş, ülkelerarası
politikacılarla,
diplomatlarla
görüşmelerini
burada yapmıştı.
Obersalzberg
malikanesinin
altına açtırttığı
beş kilometrelik
gizli tünellerin
bazılarını bugün ziyaret
etmek mümkün. Amerikalılar,
25 Nisan 1945’de sadece bu
dev yapıyı bombalamadılar,
Nazi subaylarıyla
muhafızların konakladığı tüm
binaları da yok ettiler. Birkaç
gün sonra Hitler, 29 Nisan
1945’de Berlin’de saklandığı
yeraltı sığınağında Eva Braun
ile evlendi. Ertesi gün de yani
bundan tam 80 yıl önce, 30
Nisan 1945’te, siyanür içerek
intihar etti. Hitler’in vasiyeti
üzerine cesetleri yakıldı.

Adolf Hitler’in kişilik kültü,
Nazi Almanyası’nın öne çıkan
bir özelliğiydi. 1930’lu yılların
aralıksız Nazi propagandasına
göre “Führer” her zaman
haklıydı, ülkesinin ekonomik
sorunlarını çözmedeki
başarısı hep ön plana
çıkarılıyordu. Alman toplumu,
Hitler’in kişiliği, görüşleri
ve hedefleri arkasında
birleştirmek için bir araç
olarak kullanıldı. Nazilerin
gözünde o bir mesihti!
Almanya’yı kurtarabilecek
tek kişi oydu! Birinci Dünya
Savaşı sonrasında acılar çeken
insanlara “Führer kültü”
aşılandı. “Führer efsanesi”,
Hitler’in birçok Nazi
Partisi üyesine
mistik görünmesini
sağladı. Sanki o
halktan biriydi!
Sanki insanüstü
niteliklere sahipti!
O “geleceğin lideri”ydi!
Destekçilerinin gözünde Hitler
“Almanya’yı özgürleştirmek
için Tanrı’nın aracıydı”.
Hitler’in karizmatik ve
büyüleyici konuşma yeteneği,
halkının ilgisini çekmesinde
büyük rol oynadı. “Tek adam”
kısa sürede milyonların
umudu oldu. Halefi seçtiği
Hermann Göring’in gözünde
o “Almanya’yı kurtarmak için
Tanrı tarafından yollanmıştı!”
Hitler, her zaman haklıydı!
1930’lu yıllarda “lider ilkesi”,
Nazi Almanya’sındaki siyasi
otoritenin ana temeliydi. Ona
göre “Führer”’in sözü tüm
yazılı yasaların üzerindeydi.
1930’lu yılların başında çoğu
Alman, ekonomide iyileşme,
güvenlik ve refah arıyordu.
Hitler bunların hepsini
sunuyor gibiydi. Kısa sürede
yaratılan mite göre Hitler,
artık Almanya’yı kurtarmış
olan karizmatik bir liderdi.
O yıllarda İspanya Franco,
İtalya Mussolini ve Almanya
Hitler’le dibe çökerken
Türkiye ise Atatürk’le
diriliyordu!

‘BUNLARI HİÇ
DÜŞÜNMEMİŞTİK’

Az ötede uçurumun bağrına
sipsivri saplanan bir kayanın
üzerinde ilginç bir yapı var.
Hitler’in çayevi! Diktatör
büyük salonunda veya
terasında Eva’yla keyif çatıp
çayını yudumlar, ötelerdeki
Salzburg’u ve ufuktaki
karlı dorukları seyrederken
kafasından yeni “kötülükler”
geçiriyordu. Burası Alpler’de
bir “kartal yuvası”. İnanılmaz
bir manzara ayaklarınızın
altında. Dimdik yükselen
yamaçlar silme çam
ormanlarıyla kaplı, aşağılarda,
kayaların derinliğinde
Königsee’nin yemyeşil suları,
üzerinde gemicikler, göle
akan pırıl pırıl dereler. Stefan
Zweig, “Dünün Dünyası”nda
(Çeviri: Burhan Arpad)
Salzburg yıllarını anlatırken
şöyle eder: “Birinci Dünya
Savaşı’ndan sonra o küçük
kentin kasvetli manzarasını
anımsayıp damından yağmur
suları akan evimizde soğuktan
titreştiğimizi düşündükçe
bu barış yıllarının değerini
daha iyi kavrıyorum. Dünyaya
ve insanlara inanmamıza
izin vardı o günlerde. Fakat
sonra hemen karşımızda,
Berchtesgaden dağında oturan
bir adamın (!) bütün bunları
tuzla buz edebileceğini hiç düşünmemiştik.”

Kaynak Cumhuriyet

Lionel

Yazıya tutkuyla bağlı olan Lionel, At gözlüklerini çıkarıp çevresine bakiyor ve gördüklerini Bikonu.com’da gündemi farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Analitik yaklaşımı, sade dili ve dikkat çekici yorumlarıyla okurların ilgisini çekmeyi başarıyor. İlgi alanları arasında güncel haberler, kültür, toplum ve insan hikâyeleri yer alıyor.

İlgili Yazılar

SON DAKİKA! Elazığ’da 4.9 büyüklüğünde deprem
  • Nisan 27, 2025

AFAD, Elazığ'da merkez üssü Sivrice olan 4.9 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu.. Kaynak: ensonhaber.com

Devamı

Devamı
İstanbul’da hissedilen bir deprem daha! AFAD büyüklüğünü açıkladı
  • Nisan 27, 2025

İstanbul‘da 23 Nisan’daki 6.2 büyüklüğündeki deprem sonrası Marmara Denizi’nde peş peşe depremler meydana gelmeye başladı. Depremler paniğe yol açarken Kandilli Rasathanesi artçıların sayısını 445 olarak duyurmuştu. İstanbul’da akşam saatlerinde bir deprem daha meydana geldi. Paniğe yol açan depremle…

Devamı

Devamı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir